Umut Hakkı Nedir ? Kapsamı ve Açıklamaları

İNSAN HAKLARININ BİR PARÇASI OLARAK UMUT HAKKI

            İşlenen ağır suçlar karşılığında çeşitli saiklerle bedeni zarar verilmesi insanlık tarihi

kadar eskidir. İnsan bedenine zarar verilmesi şeklinde gerçekleşen cezalar işlenen suçun

karşılığında tatmin ediciliği ve hemen cevap alınması nedenleriyle en çok tercih edilen

cezalandırma yöntemi olmuşlardır. Bu cezaların belki de en yaygın olanı ölüm cezasıdır.

Kişinin bedeninin tamamen ortadan kaldırılması geri dönüşü olmayan, yeniden yargılama

imkanı vermeyen bir cezalandırma yöntemidir. Buna rağmen günümüz dünyasında ölüm

cezası tamamen yeryüzünden silinmiş durumda değildir.

            Avrupa Birliği kriterlerine uyum sağlamak maksadıyla ülkemizde ölüm cezasının

kaldırılmasına karar verilmiştir. Terör örgütü lideri Abdullah Öcalanın yakalanması

sürecine denk gelen bu dönemde idam cezasının kaldırılması büyük tartışmalara neden

olmuştur. Bu dönem ölüm cezasının yerine ikame edilecek ceza konusundaki yaklaşımları

da beraberinde getirmiştir. Hemen hemen bütün ülkelerin ceza hukuku sistemlerinde ölüm

cezasının kaldırılması sonucu yerine ömür boyu sürecek hapis cezası ikame edilmiştir.

            Ölüm cezası yerine geçen indirimsiz müebbet hapis cezası da son derece tartışmalı

bir alandır. Günümüzde ölüm cezasının kaldırılması talebi, yaşama hakkının kutsallığına

dayanır. Ancak ikame edilen ceza, eskisinden daha kısıtlayıcı, daha uzun ve bazılarına göre

daha çekilmezdir.

AİHM’İN UMUT HAKKI KONUSUNDA VERDİĞİ KARARLARIN

ANALİZİ

            Avrupada umut hakkına ilişkin verilen ilk karar bir AİHM kararı değildir, bu

konuda incelenmesi gereken ilk karar Alman Anayasa Mahkemesi’nin “Life

Imprisonment” adlı davada vermiş olduğu 21 Haziran 1977 tarihli kararıdır. Burada; ömür

boyu hapis cezası uygulamalarının, daha sonraki bir tarihte özgürlüğüne kavuşması için

mahkûma; somut, gerçekçi ve ulaşılabilir bir şans tanındığı durumlarda ancak mümkün

olabileceği belirtilmiştir.

            AİHS’nin 3. maddesine göre, “Hiç kimse işkence veya insanlık dışı veya küçük

düşürücü muameleye veya cezaya maruz bırakılamaz.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ömür boyu sürecek hapis cezasını yasakladığı söylenemez. Belirli suçlar karşılığında müebbet hapis cezasına hükmedilmesi  doğal karşılanmıştır. Belirtmemiz gerekir ki; AİHM’in istikrar kazanmış içtihatlarında

vurgulandığı üzere; yetişkinlerin sadece ömür boyu hapis cezasına mahkûm edilmiş

olmaları, salt bu nedenle 3. maddenin ihlalini oluşturmamaktadır. Ancak hükmedilen

müebbet hapis cezasının “indirilemez” olduğu noktada ihlal gündeme gelebilmektedir.

            1) 12 Şubat 2008 Tarihli Kafkaris V. Kıbrıs Kararı

AİHM’in Kafkaris v. Kıbrıs kararı ömür boyu hapis cezasıyla ilgili olarak mahkeme

kriterlerinin ortaya konulması açısından oldukça önemlidir. Buna göre eğer bir ceza de

jure ve de facto olarak azaltılamaz bir nitelikte ise 3. madde açısından bir ihtilaf gündeme

gelebilmektedir. İç hukukça tahliye edilebilme imkânını sağlayan bir usul öngörülmüşse ve

mahpusun tahliye edilebilme beklentisine sahip olmasını sağlayabilecek bir uygulama

mevcutsa, bu durumda ömür boyu hapis cezası indirilebilir bir niteliktedir.

            2) 9 Temmuz 2013 Tarihli Vinter Ve Diğerleri V. Birleşik Krallık Kararı

AİHM, Vinter ve Diğerleri kararında, adam öldürme suçundan müebbet hapse

mahkûm olmuş başvuranların, İngiltere ve Galler infaz hukuku hükümleri gereği, “sadece

ölümcül bir hastalığın son aşamasında veya ciddi şekilde ihtiyaçlarını tek başına

giderememe (ağır kapasitesizlik) durumunda tahliye edilme şanslarının bulunması” ve bu durumların dışında serbest kalma ümidi olmadan müebbet hapis cezasının ölünceye kadar

sürmesinin AİHS’nin 3. maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir.Vinter ve Diğerleri v. Birleşik Krallık kararında AİHM, müebbet hapse mahkûm

olan kişinin bir gün serbest kalma ümidiyle cezasının infaz edildiği sistemlere örnek

olarak, “cezanın başka bir cezaya dönüştürülmesi” (commutation – commuer), “infazın

askıya alınması” (remission – suspendre), “infaza son verilmesi” (termination – metre fin)

veya “şartla salıverme” (conditional release – libérer sous conditions) imkânı veren ve

cezanın gözden geçirilmesini sağlayan yöntemleri” göstermiştir.

Umut Hakkı’na dair ayrıntılı makalemiz ektedir.

B) UMUT HAKKI BAĞLAMINDA ÜLKEMİZİN DURUMU

1)Genel Olarak Türk Hukukunda Umut Hakkı

            Türkiye, 2003 yılında idam cezasını savaş ve yakın savaş tehdidi dışında yaşama

hakkı ihlali sayan 6 No’lu Ek Protokol‘ü imzalayarak aynı yıl içinde yürürlüğe soktu. Ölüm

cezası 2004 yılında tamamen yasaklandı. İdam cezasını tamamen yasaklayan 13 No’lu

Ek Protokol ise 2006 yılında onaylandı.

            Halen yürürlükte olan 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 2. maddesinde; ceza ve

güvenlik tedbirlerinin infaz edilirken, hükümlü üzerinde zalimane aşağılayıcı ve insanlık

dışı etki yapmasının engellenmesi ve cezanın insan onuruna yakışır bir biçimde yerine

getirilmesi ilkesini belirtmekte ve bu bakımdan daima özen gösterilmesi yükümlülüğüne

işaret edilmektedir. Esasen Anayasanın 17. maddesinde hiç kimsenin insan onuruyla

bağdaşmayan ceza veya işleme tabi tutulamayacağı belirtilmiştir.

            Ülkemiz İnfaz Kanunu’nda verilen cezalarla ilgili Koşullu Salıverilme düzenlemeleri mevcut olmakla birlikte birkaç farklı durumda Koşullu Salıverilme uygulanmadan ceza infaz edilmektedir.

2) 18 Mart 2014 Tarihli Öcalan v. Türkiye Kararı

            Umut hakkı ile ilgili Türkiye aleyhine yapılan ilk başvuru olan Öcalan v. Türkiye

başvurusunda, başvuran, herhangi bir tahliye imkânı olmaksızın almış olduğu müebbet

hapis cezasının Sözleşme’nin 3. maddesini ihlal ettiğini iddia etmiştir. Mahkeme, genel

olarak verilen ömür boyu hapis cezasının indirimsiz olup olmadığının değerlendirilmesi

için, ömür boyu hapse mahkûm olmuş hükümlünün günün birinde tahliye olma şansının

olup olmadığının titizlikle araştırılması gerektiğini belirtmektedir. İnfazı durdurma, başka

bir yaptırıma çevirme, infaza son verme veya şartlı tahliyeden faydalanma amacıyla ulusal

hukukun, ömür boyu hapis cezasının tekrar ve periyodik aralıklarla hükümlünün cezasının

gözden geçirilip geçirilmediğinin incelenmesi, bu anlamda büyük bir önem

taşımaktadır.385 Bu yüzden öncelikle gözden geçirme mekanizmasının varlığı hukuken

araştırılmaktadır. Mekanizmasının olması durumunda ise bu gözden geçirmenin

hükümlüye hukuken ve fiilen tahliye olma şansını sunup sunmadığı incelenmektedir.

            Sonuç olarak mahkeme, Öcalan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının;

AİHS m.3 ile ortaya konan amaç bakımından “indirilebilir” olarak kabul edilemeyeceğini

belirterek, “insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya ceza yasağı”nın ihlal edildiğine

karar vermiştir.38 Ancak verilen bu karar sonrasında ömür boyu hapis cezasıyla ilgili

ülkemizde herhangi bir mevzuat düzenlemesi yapılmamaıştır. Umut Hakkı kavramı

bağlamında mevzuatımızda AİHM’in ortaya koyduğu prensiplerle ilgili değişiklikler

hayata geçirilmemiştir.

Sonuç olarak Türkiye’de indirimsiz ömür boyu hapis cezasının tartışılmasının daha

uzun yıllar devam edeceği düşünülmektedir. Yukarıda izah edildiği üzere Türkiye açısından

Umut Hakkı kavramı siyasi düzlemde değerlendirilen bir kavramdır. Bu da bahse konu

duruma çözüm getirilebilmesini zorlaştırmaktadır.

Umut Hakkı’na dair ayrıntılı makalemiz için tıklayınız

Yazıyı Paylaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
Email
WhatsApp

Related Posts

Bir yanıt yazın

Danışma Formu

Karahan Hukuk

Sorunuz Var mı? Size yardımcı olmak için daima buradayız.

Alanında uzman hukukçularımız dosyalarınızda başarı odaklı çalışmaları için her zaman hazırlar. Danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak istediğiniz konularda hemen uzmanlarımız ile iletişime geçin.